Yorumlar

Reformistlerin Görünen Zaferi/Görünmeyen Kaybı

Mustafa Caner

Şubat ayında gerçekleştirilen İslami Şura Meclisi ve Uzmanlar Meclisi seçimleri, İranın reformistleri için önemli bir zaferi işaret ediyordu. 29 Nisanda düzenlenen ikinci tur meclis seçimleri de bu tabloyu tasdik etmişti. Ancak çok geçmeden bu zaferlerin mutlak bir üstünlüğü getirmediği hatta önemli kayıplara gebe olduğu anlaşıldı. Son günlerde yaşanan gelişmeler önümüzdeki dönemin reformistler için hiç de kolay geçmeyeceğini işaret ediyor.

Reformistler İslami Şura Meclisi seçimlerinde Muhammed Rıza Arifin liderliğindeki Ümit Listesini ve Uzmanlar Meclisi seçimlerinde ise Haşimi Rafsancaninin liderliğindeki Halkın Uzmanları Listesini desteklemişlerdi. İki liste de seçimlerde azımsanmayacak başarılar elde etmişti. Söz gelimi Tahranın Şura Meclisi için tahsis edilen 30 sandalyesinin tamamını ve Uzmanlar Meclisi için ayrılan 16 sandalyesinin 15ini bu iki listeye mensup adaylar kazanmıştı. İlk bakışta reformistlerin galibiyeti gibi görünen bu durum seçim sürecinin ve sonuçlarının ayrıntılarına odaklanıldıkça aslında bulanık bir resmi gözler önüne seriyordu. Bunun ise birkaç sebebinden bahsedilebilir.

Öncelikle iki liste de muhafazakâr adayları fazlasıyla içeriyordu. Bunun sebebi ise adaylarının çoğu Muhafızlar Konseyi tarafından elenen reformistlerin Ruhani hükümetine yakın ılımlı-muhafazakâr adaylarla ittifak halinde seçime girmeleriydi. Reformistlerin bu taktiği aynı zamanda büyük bir risk demekti: Çünkü Şura Meclisinin reformist, ılımlı ya da muhafazakâr bir renge bürünüp bürünmeyeceği çoğunlukla seçimlerden sonra kurulacak meclis içi fraksiyonlarla belirleniyor. Dolayısıyla seçime Ümit Listesinden katılan bir adayın seçildikten sonra muhafazakâr bir fraksiyona katılması için önünde hiçbir engel yok. Hele ki bu aday muhafazakâr bir adaysa bu ihtimal daha da kuvvetleniyor. İranda siyasi parti formunda mecliste bulunmak mümkün olmadığı için milletvekillerinin pozisyonu daha değişken bir hal arz ediyor.

Uzmanlar Meclisine baktığımızda da yukarıdaki tablonun bir benzerini görmekteyiz. Halkın Uzmanları 88 kişilik mecliste 56 sandalyenin sahibi oldu. Ancak çoğunlukla gözden kaçan husus şudur ki, bu 56 sandalyenin 37si muhafazakâr Kum Havzası Müderrisleri Listesi ve 42si muhafazakâr Mücadeleci Din Topluluğu Listesi ile paylaşılıyor. Ortak adayları düştüğümüzde yalnızca Halkın Uzmanları listesinde yer alan 14 kişi kalıyor. Bu görece düşük sayı reformistlerin Uzmanlar Meclisindeki güçlerinin sınırına işaret ediyor.

Bir başka sebep ise Tahran dışındaki bölgelerde reformistlerin benzer bir başarıyı yakalayamamaları. Reformistlerin kendi içerisinden gelen eleştiriler de Tahran dışına yoğunlaşılmadığını işaret ediyor. Bunun yanında seçim sonuçlarına baktığımızda, ISNAya göre Ümit Listesinin İslami Şura Meclisinde 120 sandalyeyi aldığını görüyoruz. Reformist-ılımlı koalisyonu, muhafazakârların 83 sandalye kazanan listesi ile kıyaslandığında bir başarı kazanmış olsa da mutlak çoğunluğu elde edemediğinden dolayı kaderini 81 sandalye kazanan bağımsızların seçim sonrası tutumlarına bağlamış oldu.

Reformistler görünürde seçimin kazananı olsalar da seçimin gerçek kazananları kısa bir süre sonra kendini göstermeye başladı. Muhafazakârlar en ciddi rövanş hamlelerini 24 Mayısta gerçekleştirilen Uzmanlar Meclisi Başkanlığı seçiminde yaptılar. Seçimi hâlihazırda Muhafızlar Konseyinin başkanlığını yürüten muhafazakâr din adamı Ahmet Cenneti kazandı. Cenneti 51 oyla rakipleri İbrahim Emini (21 oy) ve Mahmud Haşimi Şahrudiyi (13 oy) geride bırakırken bu sonuç reformistler nazarında ciddi bir hayal kırıklığı yarattı. Nükleer Anlaşmanın (İran kamuoyunda “Kapsamlı Ortak Eylem Planı”nın Farsça kısaltması olan BERCAM olarak bilinir) en ateşli muhaliflerinden biri olarak bilinen Cenneti, 1992 yılından bu yana Muhafızlar Konseyi başkanlığını yürütüyor. Dolayısıyla 24 yıldır konseyin aldığı tartışma yaratan kararların arkasında en fazla ağırlığı olan isim.

Reformistler Haşimi Rafsancaninin kazanmasını bekliyorlardı fakat kendisinin aday olmak yerine İbrahim Eminiyi desteklediği iddia edildi. Şu anda reformistlerin en büyük tesellileri Uzmanlar Meclisi başkanlarının iki yılda bir yeniden seçilmeleri ve Cennetinin, dini liderin belirlenmesinde gerekli olan 58 oya ulaşamaması. Reformistler, Tahranda son sıradan Uzmanlar Meclisine seçilen Cennetinin kazanmasını halkın kararına saygısızlık olarak nitelerken, muhafazakâr Keyhan gazetesi ise “İngilizlerin gözündeki devedikeni Uzmanlar Meclisi Başkanı Oldu” manşetini attı. Keyhan bu manşetle seçim sürecinde “İngilizlerin adamı” olmakla suçlanan Rafsancaniyi hedef alıyordu.

Şura Meclisi Başkanlığı seçimlerinde Ali Laricaniyi destekleyen 188 muhafazakâr milletvekili, 27 Mayıs günü “Velayet Fraksiyonu”nu oluşturarak bir toplantı düzenlediler ve fraksiyonun başkanı olarak da Ali Laricaniyi seçtiler. Şura Meclisinin geçici başkanlık seçimi ise 28 Mayıs günü gerçekleştirildi. Ali Laricani 173 oyla yeni meclisin geçici başkanı olarak seçilirken Muhammed Rıza Arif ise 103 oyda kaldı. Bu sonucun ardından Arif, daimi başkanlık için aday olmayacağını açıkladı ve 31 Mayıs sabahı yapılan seçimlerde Laricani, 237 oy ile 10. Dönem Meclis Başkanı seçildi. Laricani, BERCAMa destek veren sayılı muhafazakâr siyasetçilerden bir tanesi olarak biliniyor. Geçtiğimiz dönemde Ruhani hükümeti ile uyumlu çalışması onu diğer muhafazakârlardan ayrı bir yere koyuyor. Bu sebeple meclis başkanlığı seçimlerinde Ruhani, kimi desteklediğini açıkça açıklamayarak iki muhtemel sonuç için de kendini garantiye almış oldu. Laricaninin kazanması Cennetinin kazanması kadar ağır bir darbe olmasa da meclisin de reformistlerin istediği şekilde yapılanmayacağına delalet ediyor.

Reformistler, muhafazakârları listelerine alarak aslında siyasi bir kumar oynadılar ve son tahlilde kazandıklarından fazlasını kaybettikleri ortaya çıktı. BERCAMın yarattığı olumlu hava da ABDnin anlaşma şartlarını yerine getirmekte isteksiz davranması sebebiyle kısa sürede söndü. Böylelikle başta Arif olmak üzere reformistlerin iç siyaset ve ekonomide yeni atılımları öngören BERCAM 2 ve 3 gibi stratejileri de en temel dayanağından yoksun kalmış oldu. Şu ana kadar yaşanan siyasi gelişmeler gösteriyor ki, bundan sonraki dönemde reformistlerin işi hiç de kolay olmayacak.