Yorumlar

Suriye Muhalefeti ve Dış Destek: Yeni Oluşumlar

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) lideri Ahmed Carbanın Mayıs ayı içerisinde gerçekleştirdiği ABD ziyareti ve sonrasında hem diplomatik alanda hem de savaş alanında yaşanan gelişmeler dış müdahale ile alakalı yeni senaryoların ortaya çıkmasına yol açtı. ABD Başkanı Obama ve Dışişleri Bakanı Kerry ile görüşmeleri olumlu bir havada geçen Carba, görüşmelerden kısa bir süre sonra yaptığı açıklamada Batılı ülkelerden muhalefetin daha sofistike askeri malzemeler ile destekleneceğinin sözünü aldığını söyledi.  Başkan Obama ise Suriye muhalefetinin, Esad rejimi ve ülkeye konuşlanan terörist gruplara karşı yegane alternatif olduğunu ve destekleneceğini dile getirdi.  Carbanın dile getirdiği gelişmiş silah desteğinin seyyar uçaksavar işlevi görecek olan MANPADler olduğuna yönelik haberler yoğunluktadır. Lakin ABD basını muhaliflere söz konusu silahın verilmesi durumunda bunun istenmeyen ellere geçmesi olasılığını sıklıkla gündeme getirmektedir. Ancak sahadaki gelişmelerin seyri takip edildiğinde muhaliflere dış desteğin dozunun artacağına dair bilgiler öne çıkmaktadır.

İşbirliği Arayışında Manevralar: SDC, Hazm ve Devrim Misakı

2013 Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) sahadaki etkisinin azaldığı ve İslamcı muhalif grupların etkinliğinin arttığı bir yıl olmuştu. Nusret Cephesi ve Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) gibi radikal grupların yanı sıra daha sonra birleşerek İslami Cepheyi kuran İslamcı gruplar da bu dönemde güçlenen aktörler oldu. Bu gruplarının güçlenmesi Batı desteğinin Suriye muhalefetine ulaşmasını sınırlandıran bir sonuç ortaya çıkarırken, diğer taraftan ÖSOnun kendi içinde tekrar organize olarak etkinlik kurma çabasına da ivme kazandırmıştır. Bu yeniden organizasyon temelinde önce İdlib bölgesinde Cemal Marufun komutasındaki Suriye Devrimciler Cephesi  (SDC) ardından da Salim İdris komutasındaki Hazm Hareketi kuruldu. Daha sonra da bu gruplar İdlib, Hama ve Halep gibi kuzeyde bulunan çatışma bölgelerinde etkili operasyonlarla adını duyurmaya başladı.

Nisan ayı içerisinde Hazm hareketinin askeri faaliyetleri uluslararası medyada da gündeme gelmiş ve Amerikan dış politika karar alıcılarını etkileme kapasitesine sahip bazı düşünce kuruluşları bu hareketi askeri destek verilebilecek gruplar arasında göstermeye başlamışlardır. Bu haber ve yorumların üzerinden çok zaman geçmeden Hazm Hareketi ve SDCnin operasyonlarında Amerikan yapımı tanksavar füzelerin kullanıldığına dair görseller sosyal medya üzerinden dolaşıma sokulmuştur.  Söz konusu silahların kesin olarak kim tarafından tedarik edildiği belli olmamakla birlikte muhalif unsurların eline ilk kez böylesi silahların geçmesi dış desteğin ivme kazandığına yönelik yorumları artırmıştır.  Hazm Hareketi komutanlarından Abdullah Awdanın açıklamaları da bu dış desteği doğrular niteliktedir. Awdaya göre bu füzeler daha ilk adımdır ve ılımlı çizgilerini ve disiplinli yapılarını sürdürebilmeleri durumunda yardımların devamı gelecektir. Gazeteci Aris Roussinosun röportaj yaptığı bir SDC savaşçının, önce yurt dışında silah eğitimi aldıklarını ardından da ABD tarafından bu silahların kendilerine verildiğini söylemesi Awdanın yorumlarını destekler niteliktedir. Geçtiğimiz aylarda meydana gelen tüm bu gelişmeler üzerinden bir değerlendirme yapıldığında, ÖSO çizgisindeki Suriyeli muhaliflere silah akışının var olduğu bir gerçekliktir. Ancak, bu silah akışının söz konusu grupları, tüm muhalif gruplar içinde hakim unsurlar yapacak ve rejime karşı güçlü konuma getirecek kadar büyük olmadığı da diğer bir gerçekliktir.

Suriye muhalefetine bu açıdan bakıldığında, sahadaki güçlü muhalif yapılardan biri olan İslami Cephenin tutumu daha fazla önem taşımaktadır. İslami Cephe 2013 Kasımındaki kuruluşunun ardından gerek savaşçı sayısı gerekse de savaşmakta oldukları cephe sayısı açısından Suriyedeki en büyük muhalif cephe haline gelmiştir. Bu durum ABD başta olmak üzere ÖSOyu destekleyen Batı bloku için hoşnut olunacak bir gelişme değildir. Lakin İslami Cephenin yerel unsurların ağır bastığı bir yapı olması ve El Kaide ile organik bir bağa sahip olmaması uluslararası aktörler için bardağın dolu kısmı sayılabilir. ÖSOnun cephede güç kaybı yaşaması üzerine İslami Cephe ile çeşitli temas yolları arayan ABD, İslami Cepheden beklediği işbirliği karşılığını alamamıştır. Bunun başlıca nedeni, İslami Cephenin bu işbirliğini kendi kadrolarına yeterince izah edemeyeceği endişesidir. 2014 yılında Suriye iç savaşında yaşanan gelişmeler muhalif unsurların arasında İslami Cepheyi ABD ve Batılı güçler açısından biraz daha öne çıkarmıştır. 2014ün ilk aylarında Kuzey Suriyede IŞİDe karşı ÖSO unsurları, İslami Cephe ve diğer bağımsız İslamcı gruplar ortak bir savaşa girişmişlerdir. Bu çatışma süreci Hazm ve SDC de dahil olmak üzere ÖSO çizgisindeki gruplar ile İslami Cephe unsurlarının rejim ve IŞİDe karşı birlikte ve koordineli olarak ortak harekatlar düzenlemeleri sonucunu doğurmuştur.

İslami Cephe Mayıs ayında, Ecnad el-Şam, Feylak el-Şam ve Ceyş el-Mücahidin gibi önemli İslamcı gruplarla birlikte Devrim Misakı adı verilen bir sözleşmeyi imzalamıştır. Buna göre devrimci çizgi, fundamentalizm ve aşırıcılıktan uzak duracak, askeri operasyonlar Suriye ile sınırlı kalıp hedefleri Esad rejimi ve IŞİD olacaktır. Etnik ve mezhepsel çeşitliliğe saygılı, hukuka ve özgürlüğe dayanan bir Suriye inşa etmeyi ana hedef olarak ortaya koyan metinde devrimin siyasi ve askeri tüm kararlarının tamamen “Suriyeli” olması gerektiği de vurgulanmaktadır. Metinde ayrıca İslam inancına atıf olmakla birlikte İslam hukukuna dayalı bir devlet vurgusunun olmaması ve bilhassa yapılan “Suriyelilik” vurguları dış aktörlere verilen bir mesaj olarak görebilir. Bu bağlamda, metnin ortaya koymuş olduğu çerçeve İslami Cephenin kuruluşunda ilan ettiği amaçlara tamamen aykırı değildir. Dolayısıyla da bu gelişmeyi, örgütün siyasi söyleminde bir değişimden ziyade işbirliği adına daha geniş devrimci prensipler üzerinde durduğunun da bir işareti olarak yorumlamak mümkündür.

Beklentiler ve Mevcut Durum

Kuzeyde Hazm Hareketi ve SDC güneyde de Güney Cephesi gibi oluşumlar ile 2014te tekrar kıpırdanmaya başlayan ÖSO çizgisinin sınırlı da olsa dış desteğe ulaştığını söyleyebiliriz. Lakin IŞİD ile girilen çatışmaya ve yakın zamanda duyurulan Devrim Misakına rağmen İslami Cephenin Batılı aktörler nazarında halen ÖSO gibi desteklenecek “makbul” bir yapı olmadığını görmekteyiz.  İslami Cephenin İslami rejim tahayyülü ve İsrail karşıtı söylemleri bu algının en temel nedenleridir. Ayrıca Suriyedeki El Kaide unsuru olan Nusret Cephesi rejime karşı gerçekleştirilen tüm operasyonlarda ÖSO ve İslami Cephe unsurlarıyla birlikte hareket etmektedir. Nusret Cephesinin muhalif gruplar arasında pek çok operasyona komuta eden durumda olacak kadar güçlü ve saygı duyulan bir yere sahip olması da Batılı aktörlerin tutumunu açıklayabilir. Zira olası silah yardımlarının Suriye El Kaidesinin komutasındaki operasyonlarda kullanılma ihtimali hem iç hem de dış siyasette Batılı hükümetlerin başını ağrıtabilecek bir durumdur. Tüm bu gelişmeler ve mevcut durum göz önüne alındığında ÖSO çizgisindeki unsurlara askeri yardımın nispeten ivme kazanarak artacağını, lakin muhalifler arası dengede bu unsurlar dominant hale gelmedikçe yardımların savaşta denge değiştirecek boyutta olmayacağını öngörebiliriz.

Türkiyenin Nusret Cephesini bir terör örgütü olarak kabul etmesi hamlesini de Devrim Misakı hamlesiyle paralel okumak gerekmektedir. Metindeki radikalizm ve fundamentalizm vurguları İslami Cephenin söylem bazında Suriye el-Kaidesi Nusret Cephesinden ayrışması olarak yorumlanabilir. Katar ile birlikte İslami Cephenin en önemli destekçilerinden olan Türkiye için İslami Cephenin el-Kaide ile ilişkilendirilmeyecek bir konumda bulunması bu gruba mevcut desteğin arttırılması ve yeni destekçilerin bulunması açısından önemlidir. IŞİDin aksine Türkiye için doğrudan bir tehdit olmayan Nusret Cephesinin terör örgütü olarak kabul edilmesini bu açıdan siyasi bir manevra olarak yorumlayabiliriz. Lakin yukarıda bahsedildiği gibi ÖSO veya İslami Cephe dış destekler ile hakim bir güç haline gelmeden Nusret Cephesinin muhalif kanat için önemi azalmayacaktır.

“Jarba: The West has promised us weapons within weeks”, Asharq al-Awsat, 22 Mayıs 2014.

“Syrian rebels who received first U.S. missiles of war see shipment as ‘an important first step”, The Washington Post, 28 Nisan 2014.

">
Görüntüleme Tarihi: 1 Haziran 2014.

https://twitter.com/islamic_front/status/467653624165072898 , Görüntülenme Tarihi: 1 Haziran 2014.

Islamic Front ~ Revolutionary Covenant, https://pietervanostaeyen.wordpress.com/2014/05/17/islamic-front-revolutionary-covenant/ , 17 Mayıs 2014.

Charles Lister, “Reading Between the Lines: Syria's Shifting Dynamics or More of the Same?”, The Huffington Post, 29 Mayıs 2014.