Yorumlar
İran Seçimleri Üzerine Bir Değerlendirme
İran halkı 26 Şubat 2016 tarihinde İslami Şura Meclisi ve Uzmanlar Meclisi üyelerini seçmek için sandık başına gitti. Nihai sonuçlar henüz açıklanmamış olsa da İran Seçim Komitesinin ilettiği ilk resmi sonuçlara göre seçim tablosu büyük oranda netleşti. Seçim sonuçlarına geçmeden önce seçimin arka planındaki gelişmelerin ana hatlarını netleştirmek yararlı olacaktır. Söz konusu seçimlere siyasal partiler bazında katılımın mümkün olmamasından dolayı iki büyük siyasi grup (reformistler/ılımlılar ve muhafazakârlar) müstakil listeler hazırlayarak seçime katılmışlardı.
Seçimlerde aday olacak kişilerin salahiyetinin belirlenmesinden sorumlu Muhafızlar Konseyinin, Şura Meclisi için aday adaylığında bulunan reformistlerin %90ından fazlasına onay vermemesi, reformistlerin başka gruplarla ittifak arayışına girmelerine sebep olmuştu. Neticede reformistler, Ruhani hükümetine destek veren ılımlı muhafazakârlar (Ali Mutaharri gibi) ile ittifak oluşturup “Reformistler ve Hükümet Taraftarları İttifakı” adı altında oluşturulan bir listeyle seçime katıldılar. Bu listenin bir diğer ismi de “Ümit Listesi” idi. Bu listeyi destekleyenler arasında İranın ilk reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, şimdiki ılımlı Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ılımlı eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani de bulunuyordu. Parlamento seçimlerinde, Tahran için oluşturulan 8i kadın olmak üzere 30 kişilik listenin başında daha önce eski Cumhurbaşkanı Hateminin yardımcılığı görevinde de bulunmuş ünlü reformist politikacı Muhammed Rıza Arif vardı.
Karşılarında ise muhafazakârların çıkarmış olduğu “İlkeciler Koalisyonu” listesi bulunuyordu. Tahran listesinin başında ise Dini Lider Ali Hamaneye yakınlığıyla bilinen (aynı zamanda kızı Hamaneyin oğluyla evlidir) ünlü muhafazakâr politikacı ve eski Meclis Başkanı Gulam Ali Haddad Adil yarışıyordu. Haddad Adil, sert söylemleriyle ünlü bir politikacı olmasının yanında bir önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aday olmuş fakat seçime çok yakın bir zaman kala diğer muhafazakâr adaylar lehine seçimlerden çekilmişti.
Uzmanlar Meclisi söz konusu olduğunda da büyük oranda aynı tablo söz konusuydu. 801 kişi Uzmanlar Meclisi üyesi seçilebilmek için başvuruda bulunmuş ancak bu adayların 161 tanesi adaylık vizesi alabilmişti. Adaylığı reddedilenler arasında İslam Devriminin lideri Ayetullah Humeyninin torunu Hasan Humeyni de bulunuyordu. Hasan Humeyni reformist kimliğiyle dikkat çeken ve İrandaki gençlerin de desteklediği bir adaydı. Humeyninin adaylığı çok genç olması (43 yaşında) ve Uzmanlar Meclisinde göre yapabilecek gerekli dini bilgi ve tecrübeye sahip olmaması gerekçesiyle reddedilmiştir. Neticede reformist ve ılımlıların aynı stratejisi Uzmanlar Meclisi seçimleri için de söz konusu oldu ve başında Haşimi Rafsancaninin bulunduğu “Halkın Uzmanları” isminde bir koalisyon ile seçimlere katıldılar. Bu koalisyon da Tahran için sandalye sayısı kadar (16 kişi) bir liste oluşturdu. Söz konusu listede Haşimi Rafsancani ve Hasan Ruhani gibi isimler bulunuyordu. Aynı grubun Meşhed listesinde ise Ayetullah Haşimi Şahrudi gibi ılımlı bir isim de mevcuttu. Şahrudi, dengeleri gözeten, hem reformistlere hem de muhafazakârlara aynı mesafede durmaya çalışan bir din adamı olarak değerlendirilmektedir.
Muhafazakârların Tahran listesinde ise üç aday özellikle dikkat çekiyordu: 37 yıldır Muhafızlar Konseyi başkanlığını yürüten Ayetullah Ahmet Cenneti, hâlihazırdaki Uzmanlar Meclisi Başkanı ve Muhafızlar Konseyi üyesi Ayetullah Muhammed Yezdi ve yine aşırı muhafazakâr Ayetullah Muhammed Taki Misbah Yezdi. Cenneti, Yezdi ve Misbah Yezdi, Batı ile gerçekleştirilen müzakerelerin ve imzalanan nükleer anlaşmanın da muhalifleri olarak biliniyorlar. Nükleer anlaşma sonrası İranın ticari anlamda dünyaya açılmasını da ülkenin İslami ve devrimci değerlerinin kaybı olarak yorumluyorlar. Çünkü onlara göre başta Amerika olmak üzere Batı ülkeleri İranın siyasi ve kültürel yapısına “sızmak” için nükleer anlaşmayı kullanıyorlar. Söz konusu üç aday, seçim çalışmaları sırasında da İngiltere ve Amerika gibi dış güçlerin İran seçimleri yoluyla ülkeye sızmak istediklerini çeşitli vesilelerle defalarca vurguladılar. Muhafazakâr kimliği ile bilinen Vatan-e Emruz gazetesi ise bu üç adayı “İngiliz karşıtları” olarak manşetine taşıyıp, Rafsancani ve onu destekleyenleri dolaylı olarak İngiliz taraftarlığı ile suçladı. Rafsancani kendi listesine yönelik bu suçlamalara “İran halkına hakaret” şeklinde değerlendirip tepki gösterdi.
Seçimlere yaklaşılırken İranın en önemli siyasetçileri seçimlere katılımı teşvik etmek için defalarca çağrıda bulundular. Dini Lideri Ali Hamaney, birçok defa seçimlerin önemine vurgu yaparak halkı sandık başına çağırdı. Hatta “sisteme ve kendisine muhalif olanların” bile oy kullanmaları gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de aynı şekilde İran halkına çağrıda bulundu. Hatta Ruhani, seçmenlere sms yoluyla da ulaşarak oy kullanmalarını istedi. İran medyasında çehresinin gösterilmesi yasak olan eski reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi de sosyal medyada yayınladığı bir videoda halkı sandığa davet ederek reformistlerin yer aldığı İslami Şura Meclisi ve Uzmanlar Meclisi aday listelerinin her ikisine de oy kullanmalarını istedi. Hateminin “her iki listedeki adayların hepsine, tekrar ediyorum, her iki listedeki adayların hepsine” sözleriyle oy istediği video sosyal medyada sıkça paylaşıldı ve “tekrar mikonem (tekrar ediyorum)” sözleri reformistlerin seçim süresince sloganı oldu.
İran halkı yukarıda ana hatları çizilen bir atmosferde seçime gittiler. Ancak katılım beklenildiği kadar yüksek olmadı. İranda yaklaşık 55 milyon seçmen bulunuyor ve seçimlere katılım oranı İçişleri Bakanlığı tarafından %62 olarak açıklandı. İlk gelen sonuçlar ise reformist ve ılımlıların önemli bir kazanım elde ettiğini gösteriyor. Tahran bölgesinin İslami Şura Meclisi sonuçlarına baktığımızda Ümit Listesinin 30 sandalyenin tamamını kazandığını görmekteyiz. Bu sonuç şüphesiz ki reformistler ve ılımlılar açısından oldukça önemli bir zaferi işaret etmektedir. Muhafazakâr politikacı Haddad Adilin Tahrandan milletvekili seçilememesi de oldukça önemli bir gelişmedir. Tahranın yeni kadın milletvekillerinden Pervane Salahşurinin vermiş olduğu bir röportajda “başörtüsünün kadınlar için bir zorunluluk değil seçenek olacağı günler gelecek” şeklinde konuşması, yeni oluşturulacak parlamentoda önemli değişimlerin gerçekleşebileceği sinyalini veriyor.
Ülke genelinde henüz resmi sonuçlar açıklanmış değil. Ancak Şark Gazetesine göre bu seçimlerde parlamento üyelerinin %68i değişti. Çeşitli kaynaklardan gelen bilgilere göre parlamentoda muhafazakârlar ülke genelinde reformistlerin daha önünde gözüküyor. Ancak bu farkın şimdiki parlamentoda olduğu gibi bir üstünlük seviyesinde olmadığı da ifade ediliyor. Dolayısıyla daha dengeli bir meclis yapısıyla karşılaşılacağı düşünülebilir. Bu yazının yazıldığı sıralarda Euronews Farsça Servisinin haberine göre ise üç tanesi bağımsız ve on bir tanesi reformist olmak üzere toplam 14 kadın aday milletvekilliğini garantilemişlerdi. 5i bağımsız, 2si muhafazakâr ve 1i de reformist olmak üzere 8 kadın adayın seçilme şansı ise ikinci tura kaldı. İkinci tur seçimleri Nisan ayında gerçekleştirilecek. Eğer kadın milletvekili sayısı 14ü geçerse İran İslam Cumhuriyeti tarihindeki en yüksek sayıya ulaşılmış olacak.
İslami Şura Meclisi seçimleri Ruhani hükümeti açısından oldukça önemliydi. Seçildiği günden bu yana kendisiyle uyumlu çalışacak bir parlamentonun arayışında olan hükümet, bu seçimlerde arzuladığı meclis tablosuna ulaşmak istiyordu. Nükleer müzakerelerin de başarıya ulaşmasıyla birlikte yapılacak ekonomik atılımların yasal zemini için parlamento hayati bir organ konumuna gelmiştir. Bu yüzden reformistler ve ılımlılar bu seçimi, imzalanan Ortak Kapsamlı Eylem Planının (Nükleer Anlaşma) Farsça kısaltması olan Bercamın ikincisi (Bercam-e Dovvom) olarak tanımladılar. Bir başka isimlendirme de Gam-e Dovvom (ikinci adım) şeklindeydi. İlk adım olarak Ruhaninin seçilmesini gören reformist-ılımlı bloğu, ikinci adım olarak da bu seçimleri görmekteydi. Tahran bölgesinin tamamen kazanılması söz konusu bloğun hem siyasi hem de psikolojik olarak güç kazanması anlamına geliyor.
Uzmanlar Meclisi seçimleri sonuçlarına baktığımızda ise Tahranda yine reformist-ılımlı ittifakının büyük bir zafer kazandığına şahit olmaktayız. Sırasıyla Haşimi Rafsancani, Muhammed İmami-Keşani ve Hasan Ruhani ilk üç sırayı paylaştılar. Rafsancaninin listesi 16 sandalyenin ilk 15ini alırken kalan son sandalye ise Ayetullah Ahmed Cennetinin oldu. Dolayısıyla Ayetullah Taki Mizbah Yezdi ve Ayetullah Muhammed Yezdi gibi iki önemli muhafazakâr din adamı bir sonraki Uzmanlar Meclisinde yer almayacaklar. Henüz ülkenin geri kalanı için resmi sonuçlar açıklanmasa da ılımlı adayların seçimi domine ettiği söyleniyor. Ilımlıların Uzmanlar Meclisinde ağırlık kazanmaları, Ayetullah Hamaneyin yaşı ve sağlığı hakkındaki spekülasyonlar dikkate alındığında, eğer önümüzdeki sekiz yıl içerisinde makamını bırakma durumu ortaya çıkarsa yerine seçilecek bir sonraki dini liderin de ılımlı bir din âlimi olma ihtimalini kuvvetlendiriyor. Bir başka ihtimal ise Rafsancaninin savunduğu konsey sistemidir. Daha önce Rafsancani, dini liderlik makamı için yalnızca tek bir kişinin değil bir grup din âliminden oluşan bir konseyin de değerlendirilebileceğini ifade etmişti.
Bu tablonun geneline baktığımız zaman üç genel sonuca ulaşılabilmesi mümkündür. Öncelikle bu seçimler bize, İran siyasetinin iddia edildiği kadar kapalı bir yapısının olmadığını ve bu siyasetin seçimler marifetiyle değişebileceğini göstermesi açısından önemlidir. İkinci olarak seçimler, Ruhaniden önceki Ahmedinejad döneminde siyaset sahnesinin dışına itilmiş reformist ve ılımlı siyasetin yeniden sahneye çıkması anlamında dikkate alınmayı hak etmektedir. Son olarak ise seçimlerin, İran siyasal sisteminin en güçlü makamı olan Velayet-i Fakih üzerindeki muhtemel etkileri sebebiyle tarihi anlamda da önemi oldukça yüksektir.