Yorumlar

Mısır’ın “Yemen” Operasyonuna Desteğini Anlamlandırmak

Suudi Arabistanın önderliğinde 9 Arap ülkesinin katılımı ile gerçekleştirilen Yemendeki “Kararlılık Fırtınası” operasyonu askeri darbe sonrası iktidara gelen Abdülfettah el-Sisi yönetimi için birçok açıdan önem taşıyor. Her şeyden önce bu operasyon, Riyad yönetiminin darbeden bu yana ciddi anlamda finansal ve siyasi destek verdiği Kahirenin uluslararası ve bölgesel siyasette yeniden aktif bir oyucuya dönüşmesi anlamında önemli bir fırsat. Mısırın Kararlılık Fırtınasına desteği, Suudi Arabistanın Yemende yürüttüğü operasyondaki özellikle siyasi hafifletirken, bir taraftan da Sisi yönetiminin darbeden bu yana oluşturmaya çalıştığı bölgesel ve uluslararası meşruiyetini güçlendirmesine katkıda bulunuyor. Bu anlamda operasyonun Riyad-Kahire ekseninde kazan-kazan durumu taşıdığı yorumu yapılabilir.

Bu noktada Mısırın operasyona katılmasını kaçınılmaz haline getiren birkaç nedenden bahsetmek mümkündür. Bunlardan ilki, Yemenin Mısır açısından coğrafi önemidir. Mısırın en önemli ekonomik kaynaklarından olan Süveyş Kanalını kullanan gemiler dünya çapındaki varış noktalarına ulaşmak üzere Yemendeki Bab el-Mendeb boğazından geçiyorlar. Aynı şekilde dünyanın birçok farklı noktasından Akdeniz ve Karadenize gelen gemiler de aynı rotayı kullanıyor. Bu açıdan bakıldığında Bab el-Mendeb Boğazı geçişinin istikrarsızlaşması ya da Mısıra tehdit oluşturabilecek bir rejimin yönetimine girmesi Kahire tarafından önemli riskler taşıyan bir durum olacaktı. Bu durumu göz önünde bulunduran Mısır yönetimi, Suudi Arabistanın operasyona katılma teklifine ilk olumlu cevabı veren ülkelerden olmuştur.

Kahirenin Riyada destek vermesinin bir diğer nedeni de Suudi Arabistanın darbe sürecinde verdiği desteğin karşılığını ödemek olarak görülebilir. 3 Temmuz 2013teki askeri darbe ve sonrasındaki süreçte Sisi yönetimine en ciddi desteği veren ülkelerin başında gelen Suudi yönetimi, Sisiye sadece finansal destek vermekle kalmamış, uluslararası anlamda da Kahirenin yalnızlaşmaması için çabalamıştır. Bu çerçevede 2015in Mart ayında uluslararası bir konferans düzenlenmesine öncülük ederek Sisi yönetimine daha fazla ekonomik desteğin gelmesini sağlamıştır. Bu yardımların ve desteklerin karşılığını ödemek ve en büyük destekçisine güvenilir ortak olduğunu göstermek isteyen Sisi yönetimi için Yemen operasyonu önemli ve kullanışlı bir fırsat olmuştur. Yazının ilk kısmında da altı çizildiği üzere Mısır bir taraftan kendisi için uluslararası meşruiyetini sağlamak açısından olumlu sonuçlar doğuracak bir operasyonda yer almış olacak, diğer yandan da bu operasyonun gerçekleşmesine öncülük eden Suudi Arabistana askeri ve siyasi destek sağlayarak bir taşla iki kuş vurmuş olacaktır.

Son olarak Mısırdaki darbe yönetimi için müdahaleye destek olmanın bir diğer önemli getirisi de, bu politikanın Sisi yönetimine uluslararası ve bölgesel siyasette meşruiyet kazandırmada ciddi bir işlev göreceğidir. Bu anlamda darbeden bu yana Mısır yönetimiyle ilişkileri ciddi anlamda bozulan Türkiyenin de siyasi olarak desteğini açıkladığı ve benzer durumdaki Katarın da bizzat içerisinde olduğu bir operasyona Mısırın katılıyor olması Sisi yönetimine en sert muhalefeti gösteren iki ülkenin de siyasi duruşlarında dolaylı bir esneme anlamına gelmektedir. Bu politika seçeneği Doha ve Ankaranın Sisi yönetimini ve darbeyi kabullendiği anlamına gelmediği gibi, üçüncü aktörlerin ya da kimi olayların siyasi manevralara yol açarak keskin ayrışmaları sonlandırabileceğini göstermiştir. Bir başka açıdan bakıldığında ise, Sisinin içeride “tüm kötülüklerin anası” olmakla itham ettiği Müslüman Kardeşler hareketini doğrudan ya da dolaylı bir biçimde “kollayan” iki ülkenin de destek olduğu bir operasyonda yer alması “acaba Kahire, İhvana dair baskıcı ve dışlayıcı politikasında yumuşamaya gitmenin yollarını mı arıyor” sorusunu akıllara getirmektedir. Nitekim, Ankara-Riyad hattında “ortak çıkarlar” vurgusunun arttığı bir dönemde, Suudi yönetiminin iki önemli partnerinin (Türkiye-Mısır) birbirleri ile ilişkilerinin hasarlı olmasını kabullenemeyeceğinin farkında olan Sisi yönetimi, bu anlamda biz uzlaşı seçeneğini de değerlendirmek isteyebilecektir. Bu bağlamda operasyona desteği fırsat olarak gören Sisi yönetimi, Kahire açısından daha büyük önem arz eden Bab el-Mendeb Boğazının korunması için 4 savaş gemisi göndererek askeri müdahaleye katılma kararı almıştır.

Suudi Arabistanın öncelikli olarak kendi sınır güvenliğini korumak ve yine bölgede hızla artışa geçen İran etkisini dizginlemek amacıyla başlattığı “Kararlılık Fırtınası” operasyonu, Riyad için olduğu kadar Kahire için de büyük önem taşıyor. Suudi Arabistanın siyasi ve stratejik bir kararla başlattığı bu operasyon Mısır için bu iki unsurla birlikte özel anlamlar da taşıyor. Bunun yanında Kararlılık Fırtınası operasyonuyla, yukarıda belirtilen iki nedenin dolaylı bir sonucu olarak Suudi Arabistanın rejim güvenliğine gelebilecek olası tehditlerin de minimize edilmesi hedefleniyor. Riyada bu operasyonda destek veren ülkelerden ise en dikkat çekeni Mısır olarak gösterilebilir. Bölgesel ve küresel meşruiyetini temin etmede zorluklarla karşılaşan Sisi yönetimi, bu operasyona destek olarak bir taraftan bu yönde elini güçlendirmek isterken, diğer taraftan da coğrafi ve siyasi anlamda Yemendeki gelişmelerin kendisini olumsuz yönde etkilemesinin önüne geçmeyi hedefliyor. Bu açıdan bakıldığında Mısırdaki darbe yönetiminin Yemen operasyonuna destek kararı ve operasyonun başarısı, içeride ve dışarıda ciddi siyasi sonuçlar doğuracağından büyük önem taşımaktadır.