Yorumlar
Filistinli Çocuklara Ne Söyleyelim?
Kemal İnat
İsrailin dünyadaki güç sahipleri tarafından desteklenen vahşet ötesi saldırılarında Filistinli çocuklar evlerini, yakınlarını ve hayatlarını kaybediyorlar. Henüz dört-beş yaşında olanlar ne olduğunu anlayamıyorlar bir türlü. Neden başlarına gökten bomba yağıyor? Neden çocukluklarını yaşamalarına fırsat verilmiyor? Neden kardeşleri, anne-babaları, arkadaşları ölüyor, kendileri yaralanıyorlar? Neden yaralı olarak kaldırıldıkları hastanelerde acılarını azaltacak ilaç yok?
Ancak altı yaşın üzerinde olanlar belki de bütün bu soruları bu kadar şaşkınlıkla sormuyorlar. Çünkü onlar bütün bunları daha önce de yaşamışlar. İsrailin 2008 Aralığında başlattığı ve üç hafta boyunca sürdürdüğü o barbarca saldırılarda ne kadar çok sevdiklerini kaybettiklerini hatırlıyorlar. Onlar İsrailin belirli aralıklarla tekrarladığı bu vahşete tüm dünyadan destek geldiğini biliyorlar. Onlar, bu şekilde sivillerin üzerine haftalarca bomba yağdırılmasının dünyanın başka yerlerinde kabul edilemez bir şey olarak görüldüğünü bilmiyorlar. Çünkü zaten yıllardır acımasız bir abluka altında, açık hava hapishanesine dönüştürülmüş yurtlarında yaşadıkları sıkıntıların ve belli aralıklarla üzerlerine yağan bombaların “normal” olduğunu zannediyorlar. Çünkü başka bir şey bilmiyorlar; abluka, yokluk, sıkıntı ve bombadan başka bir şey tanımadılar ki o kısacık hayatlarında.
Peki bize ne oluyor? Biz de mi Filistinli çocukların yaşadığı felaketi kanıksayıp artık “normal” olarak kabul ediyoruz. Yoksa yaptığımız şey sadece Filistinli çocuklar için ağlamak mı? Ağlanacak hali olanlar gerçekten Filistinli çocuklar mı yoksa bizler miyiz? Yarın o çocuklarla yüzyüze getirildiğimizde onlara ne söyleyeceğiz? Sizin için ağlamaktan başka bir şey gelmedi elimizden mi diyeceğiz?
Bu insanlık dramı karşısında ağlamayı dahi bilmeyenlerin olması ağlamayı değerli kılsa da, ağlamak çözüm değildir. Başta İslam dünyası olmak üzere bütün dünyadaki vicdan ve adalet duygusu sahiplerinin ağlamanın ötesinde yapacağı çok şey var. Her şeyden önce, insanlık adına barbarlığa ve hukuksuzluğa karşı direnen Filistinlilere her türlü yardımın ulaşması için elimizden geleni yapmalıyız. Bunun için her türlü riski göze alan yardım kuruluşlarına desteğimizi esirgememeliyiz. Dünyadaki bütün insanların vicdanlarını harekete geçirip bu vahşete karşı kayıtsız kalmamalarını ya da onu yapanlara destek olmamalarını sağlamalıyız. Biliyoruz ki, büyük bir propaganda aygıtı İsrailin bu katliamlarını “meşru müdafaa” olarak anlatmaya çalışıyor. Bu yalanın ifşa edilmesi için elimizden geleni yapmalıyız. Ayrıca İsrailin bu derece saldırganlaşmasının, içinde bulunduğu bölgedeki Müslümanların birbirleriyle olan ve son yıllarda iyice tırmanan kavgalarıyla mümkün olduğunu hatırlayıp “birlik” içerisinde hareket etmenin yollarını aramalıyız.
Yoksa kısacık hayatlarında boykot, yokluk ve bombadan başka bir şey görmeden hayata veda eden Filistinli çocukların bize hesap soracağı gün geldiğinde, “sizin için sadece ağladık” cevabından başka bir şey söyleyemeyeceğiz. Ağlamaktan başka bir şey yapmazsak yarın bizim için ağlayacak hiç kimseyi bulamayacağımızı da bilmemiz gerekir.