Yorumlar

Suudi Arabistan'ın Musul Operasyonuna Bakışı

Ortadoğudaki siyasi dengeler özellikle 2003 yılında ABDnin Irakı işgali sonrası ciddi biçimde değişti. Bu değişimden en fazla etkilenen ülkelerin başında şüphesiz Irak gelmişti. Öte yandan, 2011de ABDnin Iraktaki askerlerini çekmeye başlaması, bölgede bir güç boşluğunun oluşacağına dair bir işaret olarak görülmüştü. Bölgedeki güç boşluğunu doldurabilecek veya bu durumdan yararlanarak daha etkin politikalar izleyebilecek ülke ise İrandı. Bu süreçte İranın da bölgedeki güç dengelerinde ön plana çıkmasının da etkisiyle, Bağdat yönetiminin giderek daha fazla Tahrana yaklaştığı görülmüştür. Gelinen noktada İranın Ortadoğu siyasetinde son birkaç yılda etkisini çok daha fazla artırdığı gözlemlenmiştir.

İranın bölgedeki bu yükselişi, Tahranın geleneksel rakibi olan Suudi Arabistanı ciddi biçimde rahatsız etmiştir. Riyad yönetimi hem Irak iç siyasetindeki dengelerin İran lehine değişmesi hem de bölgesel güç dengesinin İran lehine değişeceğine dair işaretler sonrasında Tahrana karşı daha sert bir tutum izlemeye başlamıştır. Suudi Arabistan için karamsar bir tablonun ortaya çıkmasının ardından Riyad, Tahranı dengeleme ve dengeleme siyasetini somutlaştırma konusunda daha ciddi adımlar atmaya başlamıştır. Bu bağlamda, Suudi Arabistanın, Irakın Musul şehrinin DAEŞ terör örgütünden arındırılması amacıyla yapılan operasyona bakışı Riyadın Tahranı dengeleme politikasıyla yakından alakalıdır.

Musul, Haziran 2014te DAEŞ terör örgütünün denetimine girmişti.[1] Şehrin DAEŞten arındırılması amacıyla 17 Ekimde uluslararası koalisyon tarafından operasyon başlatılmıştı[2]. Operasyon hem küresel hem de bölgesel güçler açısından büyük önem arz etmektedir. Operasyonun önemli olmasında Iraktaki en önemli Sünni yerleşim merkezlerinden olan Musulda operasyon sonrası hangi aktörün daha etkin olacağı konusunun belirsiz olması rol oynamaktaydı. Bu belirsizlik, bölgesel güçlerin Musulu kurtarma operasyonuna bakışını doğrudan etkilemektedir. Bölgesel bir güç olan Suudi Arabistanın Musulu kurtarma operasyonuna bakışı, iki değişken üzerinden açıklanabilir. Bu değişkenlerden ilki, Riyad-Tahran arasındaki bölgesel güç mücadelesidir. Bu anlamda öne çıkan bir diğer değişken de ABD- İran ilişkilerindeki değişimin Suudi Arabistanda oluşturduğu güvensizlik durumudur.

Bu noktada Suudi Arabistan ile İran arasındaki bölgesel rekabetin Riyadın Musulu kurtarma operasyonuna bakışını nasıl etkilediğine bakmak faydalı olacaktır. İki ülke arasındaki bölgesel güç mücadelesi, İran İslam Devriminin yaşandığı 1979 tarihine kadar geri götürülebilmektedir.  Bu iki devlet arasındaki güç mücadelesinde taraflar Ortadoğu siyasetlerinde üçüncü ülkelerdeki milli çıkarlarına yakın grupları destekleyerek dış politikalarını şekillendirmiştir. Örneğin İran, Irakta Haşdi Şabi adlı milis grupların tamamını destekleyerek[3] bölgede daha etkin olmaya çalışmaktadır.[4] Şii dini lider Sistaninin cihat fetvası ile kurulan Haşdi Şabi (Gönüllü Birlikler), Musul operasyonunun başlamasıyla birlikte ana tartışma konularından birisi haline gelmiştir.[5] Hedef gözetmeksizin saldırılar yaparak sivillerin ölümüne neden olduğu iddia edilen örgüt, Irakın Devrim Muhafızları şubesi olarak adlandırılmaktadır.[6] Haşdi Şabi, İranın bölgedeki stratejisinin uygulanmasını kolaylaştıran veya İranın bölgeye yönelik stratejisini doğrudan uygulayan bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır.[7] Riyad yönetimi, Haşdi Şabinin Musulu kurtarma operasyonuna dahil olmasını istememektedir. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cübeyr, ‘Haşdi Şabinin Musula girmesi halinde büyük bir kriz ve felaket olacağını belirterek, Riyadın Musulu kurtarma operasyonuna bakışını belirtmiştir.[8] Bu açıklama, Arabistanın bölgede Haşdi Şabi vasıtasıyla daha etkin olan İranın yayılmacı politikalarından tedirgin olduğunu da göstermektedir.[9] Haşdi Şabinin Musulu kurtarma operasyonuna dahil olması, İranı bölgede daha etkin bir pozisyona getirecektir. Bu da Riyad ile Tahran arasındaki bölgesel güç mücadelesinde dengeleri Suudi Arabistan aleyhine değiştirebilecek bir unsur olarak dikkat çekmektedir.  Dolayısıyla Kral Selman yönetimi bu durumu olumsuz karşılamaktadır.

ABD ile İran arasındaki ilişkilerindeki değişimin, Suudi Arabistanın Musul operasyonuna bakışını nasıl etkilediği de konuyla ilgili bir başka dikkat çeken noktadır. ABDnin 2003teki Irak işgali sonrası, ülkede mezhepçiliği dayatan bir federatif yapı ortaya çıkmıştır. Bu durum, DAEŞ terör örgütünün ortaya çıkmasına neden olmuş ve Irakı özellikle güvenlik alanında İrana muhtaç bir ülke konumuna getirmiştir.[10] İranın Iraka hakim olmasına ABDnin sebebiyet vermesi, Suudi Arabistanda ABDye karşı güvensizlik duyulmasına neden olmuştur.  Çünkü Riyadın temel kaygılarının başında İranın bölgedeki yayılmacı politikaları gelmektedir. Öte yandan, ABD önderliğinde İranın uluslararası sisteme dahil edilme çabası (nükleer anlaşma süreci), Suudi Arabistanın ABDye olan güvenini sarsan bir başka gelişme olmuştur.[11] Ayrıca, Musulu kurtarma operasyonunda ABD ve İranın ortak yönde hareket etmesi[12] de Riyad-Washington hattında güven probleminin derinleşmesine neden olmuştur. Son olarak da ABD senatosu tarafından onaylanan 11 Eylül tasarısı, Suudi Arabistan ile ABD ilişkilerindeki gerilimi tırmandıran bir başka gelişme olarak kaydedilmiştir.

Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Suudi Arabistanın Musulu kurtarma operasyonuna bakışının, ABDnin İranla ilişkilerinden bağımsız okumamak gerektiğinin altı çizilmelidir.  Washingtonun Tahranın lehine yorumlanabilecek kararları ve politikaları sonrasında Suudi Arabistanın ABDye olan güveninde ciddi bir zedelenme meydana gelmiştir.[13] Bunun yanında Suudi Arabistanın Musul operasyonunu İranın yayılmacı politikalarının bir başka tezahürü olarak görmesi, Irakın Tahran-Riyad hattında gerginlik noktalarından biri olmaya devam edeceğinin göstergesidir.

 

[1] Ece Göksedef ve Ola Karakurt, Musul Operasyonu ve endişeler, Al Jazeera Turk, 17 Ekim 2016

[2] Murat Yeşiltaş, Musul Operasyonunu anlamak, Sabah Perspektif, 22 Ekim 2016

[3] Çetiner Çetin, ‘Haşdi Şabinin kılavuzu PKK, Yeni Şafak, 30 Ekim 2016

[4] Ece Göksedef, ‘İranın Iraktaki silah gücü Haşdi Şabi, Al Jazeera Turk, 2 Kasım 2016

[5] Bilgay Duman, ‘Irakın ‘dengesini bozan oluşum: Haşdi Şabi, Anadolu Ajansı, 26 Ekim 2016

[6] ‘Kim bu Haşdi Şabi?, Sabah, 19 Ekim 2016

[7] Mustafa Dali, ‘ Haşdi Şabi bölgede İranın stratejisini uygulayan bir yapı, Anadolu Ajansı Görüş, 2 Kasım 2016

[8] ‘Haşdi Şabi Musula girerse büyük bir kriz ve felaket olacaktır, Haber Türk, 13 Ekim 2016

[9] ‘Suudi Dışişleri Bakanından Musul uyarısı, Sputnik Türkiye, 14 Ekim 2016

[10] Nurşin Ateşoğlu Güney, ‘Musul operasyonu ve düşündürdükleri, Anadolu Ajansı Görüş, 31 Ekim 2016

[11] ‘İranla nükleer anlaşmaya Suudi Arabistandan ilk tepki, NTV, 14 Temmuz 2015

[12] İlhami Işık, ‘Musul ve gerçekler: İran, Yeni Şafak, 15 Ekim 2016

[13] Özellikle 11 Eylül tasarısı sonrası ABDye olan güven sarsılmıştır, ikili ilişkiler gerilmiştir. ‘Suudi Arabistandan ABDnin 11 Eylül yasasına tepki, Hürriyet, 30 Ekim 2016