Yorumlar

Musul Operasyonunu Anlamak

apılan operasyonun mezhep çatışması dinamiklerini hızlı bir şekilde radikalleştirmesi durumunda, Musul içinde örgütün savunma kapasitesini de arttırabilir.

Obama'nın başta Suriye olmak üzere Irak stratejisinin Ortadoğu ölçeğinde başarısızlığa uğraması, başkanlığının son iki ayını yaşarken kendisini son bir başarı kazanma hikayesi arayışına sokmaktadır.

1. Musul Operasyonu'nun amacı ne?
Musul Operasyonu 2003 Irak'ın işgalinden sonra Irak içinde yapılan en kapsamlı operasyonların başında gelmektedir. Musul Operasyonu'nun üç temel amacı olduğunu söyleyebiliriz. İlki, Musul vilayetinin DEAŞ'tan temizlenerek şehrin kontrolünün yeniden sağlanmasından oluşan askeri amaçtır. Şehrin 2014 yılında DEAŞ'ın kontrolü altına girmesinden bu yana uzun süren bir hazırlık dönemi geçirildi ancak geçen iki yıllık sürede gerek Irak ordusunun operasyona yönelik hazırlığı gerekse de operasyonda yer alacak diğer yerel unsurların organize edilmesi tamamlanmamıştı. İkinci amacı ise, Musul'da DEAŞ sonrası güvenlikli bir ortamın oluşturularak siyasi istikrarın yeniden sağlanmasıdır. Zira Musul üzerinde halihazırda Irak içindeki aktörler arasında ciddi görüş ayrılıkları söz konusudur. Operasyonun üçüncü amacı ise, şehrin bir bütün olarak yeniden yapılandırılmasıdır. DEAŞ kontrolü altındaki şehrin geçtiğimiz iki yıl içinde idari, ekonomik ve altyapısının önemli bir değişim geçirdiği söylenebilir. Dolayısıyla Musul Operasyonu sadece askeri bir operasyon olarak görülmemelidir.


2. Musul Operasyonu'nda hangi teknik detaylar dikkat çekiyor?
Musul Operasyonu'nun DEAŞ'ın savunma stratejisi ve operasyona katılan taraflar açısından kompleks bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. DEAŞ açısından Musul, örgütün ekonomik, siyasi ve askeri düzeyde yükselişi ve genişlemesinde adeta stratejik bir şehir olarak ön plana çıktı. Bu nedenle örgütün Musul'u kaybetmesi halinde hızlı bir düşüşe geçecek olması askeri açıdan operasyonun niteliği, kapsamı ve yöntemini önemli ölçüde etkilemektedir. En temel öngörülerden biri, örgütün şehir savaşı bağlamında bir ölüm kalım mücadelesi vereceği yönünde. Operasyona katılan aktörler açısından da çok karmaşık bir resim söz konusu. Irak ordusu operasyona katılan en büyük aktörlerin başında gelse de orduya paralel bir şekilde çoğunluğu Şii milislerden oluşan Haşdi Şaabi diğer bir önemli aktördür. Bunun yanı sıra Peşmerge, Arap Sünnilerden oluşan Haşdi Vatani ve ABD'nin başını çektiği uluslararası koalisyon yer almaktadır. Türkiye başta olmak üzere diğer bölgesel aktörlerin de Musul operasyonunda doğrudan ya da dolaylı olarak yer alması süreci daha da komplike hale getirmektedir.


3. Musul'un DEAŞ için önemi ne?
Musul, DEAŞ'ın merkez coğrafi alan olarak tanımlanan Suriye ve Irak'taki varlığına kan pompalayan bir ana damar niteliği taşıyor. Örgütün ekonomik olarak gücünü sağlamlaştırılmasında, askeri olarak Irak ordusundan kalan silahları elde ederek güçlenmesinde ve siyasi olarak ise örgütün Irak ve Suriye'de kök salarak genişlemesinde vazgeçilmez bir şehirdir. Dolayısıyla Musul'un DEAŞ'tan temizlenmesi öncelikli olarak büyük bir stratejik kayıp niteliği taşıyacaktır. Öncelikli olarak DEAŞ kurulmasından bu yana en büyük topraklarından birini kaybedecek olması örgütün, yaşam döngüsü bağlamında hızlı bir düşüş ve çöküş dönemine girmesine neden olacaktır. Örgüt böylece Irak içinde toprak kontrol ederek tutunma opsiyonunu kaybetmiş olacaktır. Diğer taraftan Musul'un alınması, örgütün ekonomik gücüne ağır bir darbe niteliği taşıyacaktır. Başta petrol gelirleri olmak üzere Musul merkezli ticari ağının sona erecek olması örgütün Suriye'de hayatta kalma süresini kısaltacaktır. Son olarak Musul Operasyonu'nun başarıya ulaşması, örgütün siyasi iddiasını zayıflatarak devlet yapısını bozacaktır.


4. Operasyonun yaklaşan ABD seçimleriyle ilgisi var mı?
Obama yönetiminin DEAŞ ile mücadele stratejisinin iki önemli ayağı vardı: Zayıflatmak ve yok etmek. Ancak geçtiğimiz iki yıl boyunca bu stratejinin hayata geçirilmesi konusunda birçok sorun yaşanmıştı. Obama'nın başta Suriye olmak üzere Irak stratejisinin Ortadoğu ölçeğinde başarısızlığa uğraması, başkanlığının son iki ayını yaşarken kendisini son bir başarı kazanma hikayesi arayışına sokmaktadır. Özellikle başkanlık yarışındaCumhuriyetçiler ile Demokratlar arasında DEAŞ'le mücadele önemli bir tartışma konusuolarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle Musul Operasyonu, Obama yönetimini ve demokratların DEAŞ'la mücadele söylem ve pratiğinde ellerini güçlendirecek bir hamle olarak değerlendirilmektedir.


5. DEAŞ Musul'u ne kadar savunabilir?
Askeri operasyonun kapsam, nitelik ve şiddeti düşünüldüğünde DEAŞ'ın Musul'da uzun süre tutunması oldukça zor gözükmektedir. Örgütün birkaç alternatifinin olduğu söylenebilir. İlki, mümkün olduğunda operasyona katılacak güçlerin Musul merkeze gelmesini engelleyebilmek için dışarda vur-kaç taktiğiyle bombalı saldırılar yapmaktadır. Operasyonun başladığı 17 Ekim'den bugüne DEAŞ'ın şehrin kenar-kuşağında 20'den fazla bombalı araçlarla saldırı düzenlediği görülmektedir.
İkinci alternatif ise, şehrin kademeli bir şekilde boşaltılarak örgütün asıl gücünü Rakka'ya kaydırmasıdır. Musul'un Suriye'ye açılan Batı hattının operasyon kapsamında şimdilik açık tutulduğu böylesi bir ihtimali güçlendirmekle birlikte örgütün bu taktiği birincil önceliği olarak uygulama konusunda tedirgin davrandığını söylemek mümkündür. Ancak yine de örgütün halihazırda Rakka'ya yönelik bir güç kaydırması yaptığı görülmektedir.
Üçüncü alternatif ise, topyekun bir savunma mantığıyla örgütün şehir merkezinde bir ölüm-kalım savaşı vermesidir. Böylesi bir taktiğin her halükarda örgüt tarafından uygulanacağı ise yüksek bir olasılıktır. Her üç alternatifte de Musul'u savunmasının örgüt açısından zor olduğunu söylenebilir. Ancak yapılan operasyonun mezhep çatışmasıdinamiklerini hızlı bir şekilde radikalleştirmesi durumunda, Musul içinde örgütün savunma kapasitesini de arttırabilir.


6. DEAŞ Musul'u kaybetmesi halinde hangi hamleleri yapabilir?
DEAŞ'ın Musul'u kaybetmesi toprakları iyice azalmış topraksız-devletsiz bir DEAŞ fenomeninin doğmasına yol açabilir. Böylesi bir durumun DEAŞ'ın siyaseti, stratejisi ve söyleminde bir değişime giderek onu yer-altına çekilen bir harekete dönüştürebilir. Bu durum terör eylemlerinin şiddetini daha da artırdığı yeni bir güvensizlik sarmalının doğmasına neden olacaktır.


7. Musul'un Türkiye için önemi ne?
Musul Operasyonu bağlamında Irak, Türkiye ve ABD arasında yaşanan gerginlik Ankara'nın Musul'a hangi düzeyde önem verdiğini göstermektedir. DEAŞ'ın ortaya çıkmasının en önemli nedenlerinin başında mezhepçilik anlayışı ve yanlış politikaların yattığını düşünen Türkiye benzer hataların Musul'da da yaşanmaması için daha aktif ve önleyici bir rol oynamaya çalışmaktadır. Türkiye'nin kaygıları arasında, Musul merkezli yaşanacak yeni bir mezhepsel çatışmanın Irak'ın geleceğini ve toprak bütünlüğünü tehlikeye atma ihtimali yer almaktadır. Bu durum, hem Türkiye'nin güvenliğini doğrudan etkileyecek bir potansiyele sahiptir hem de yeni bir göç dalgasının ortaya çıkmasına neden olabilir. Musul merkezli yeni bir çatışma, Türkiye'nin bölgeye yönelik siyasetini de olumsuz etkileyecek ve Suriye benzeri bir istikrarsızlığın Irak'a da sirayet etmesiyle bölgesel bir parçalanmanın önü açılacaktır.


8. Operasyonla ilgili olarak mezhep savaşı ve katliam vurgusu yapılmasının nedeni ne?
Irak ordusunun ve ona bağlı gibi gözüken ancak merkezi bir kontrolünün olmadığı Haşdi Şaabi'nin DEAŞ'la mücadele kapsamında Ramadi, Felluce ve Tikrit gibi şehirlerde insan hakları ihlalleri yaparak normal prosedürlerin dışına çıkmış olması Sünniler arasında tedirginliğin oluşmasına neden olmuştur. Öte yandan söz konusu aktörler Musul operasyonuna hazırlanırken mezhep vurgusunu çok fazla ön plana çıkarması Musul'da yaşayan Arap Sünnileri daha fazla tedirgin etmiştir. Uluslararası Af Örgütü başta olmak üzere birçok insan hakları izleme örgütü Irak ordusu ve Haşdi Şaabi'nin operasyon sırasında ve sonrasında faaliyetlerinden ihlalleri rapor etmeleri Musul için de aynı endişelerin yeniden yaşanmasına neden olmuştur. Bu nedenler gerek askeri operasyon sırasında gerekse de DEAŞ sonrası Musul'da Şiilerin bu hassasiyetleri dikkate alarak davranması gerekmektedir.

 

Bu yazı ilk defa Sabah Gazetesi'nde yayınlanmıştır.