Perspektif

Tunus Politik Kültüründe Sivil Toplum: Tarihsel Bir Analiz

2011'de başlayan Arap devrimlerinden bugün geriye kalana bakıldığında Libya'da kabileler arası bitmeyen bir savaş, Mısır'da bir darbe ve darbe sonrası Mübarek dönemini aratan bir baskı yönetimi, Suriye'de ise yıllardır sona ermeyen ve gün geçtikçe daha fazla sivilin hayatını kaybettiği bir iç savaşın olduğu görülmektedir. Bu tablonun farklılaştığı tek yer ise devrimin başlangıç noktası olan Tunus'tur. Tunus'ta da devrim sonrası karışıklıklar yaşanmış, Nahda'nın çoğunlukta olduğu hükümet istifa ederek 2014 Ekim ve Aralık ayları itibari ile yeni hükümet ve yeni cumhurbaşkanı yerlerini almıştır. Fakat Tunus'u bu süreçlerde farklı yapan husus söz konusu aşamaların sancısız ve en önemlisi uzlaşı ve diyalog çerçevesinde gerçekleşmesi olmuştur. Bu uzlaşı ve diyaloğun sağlanmasında ise 4 sivil toplum kuruluşu oldukça önemli bir rol üstlenmiştir. Nitekim 2015 yılında söz konusu kuruluşlar Tunus'ta uzlaşıya dayalı alternatif bir geçiş sürecinin sağlanmasında oynadıkları rol nedeniyle Nobel Barış ödülüne layık görülmüşlerdir. Bu ödülü önemli kılan ise Tunus politik kültüründe sivil toplumun yerine işaret etmesi, sivil toplum kültürünün ülkedeki tarihi ve konumuna dikkat çekmesidir.

Sivil toplum kavramı en genel anlamı ile tanımlanacak olursa, "devlet de- netimi dışında kalan, dolaylı veya dolaysız ama belli düzeyde siyasi bir nitelik içeren, fakat özünde toplumsal sorunların çözümüne dönük sivil etkinlikleri, ilişkileri, çıkarları yaşama geçiren bir alana tekabül eder. Sivil toplumun bir ülkede oluşabilmesi için de devletin sahip olması gereken iki temel özellik vardır. Bunlardan ilki devletin tüm vatandaşları eşit statüde kabul etmesi, ideolojik ol- maktan çok tarafsız olması ve yöneticilerin key tutumlardan sakınmaları bağlamında hukuk devleti olmasıdır. İkincisi ise, devletin savunma, adalet ve güvenlik gibi alanlar ile sınırlı Tunusta, sivil toplum diğer Arap ülkelerine kıyasla oldukça gelişmiş olmasına rağmen devlet başkanlarının sivil topluma "kontrollü özgürlük" tanımasından ötürü STKlar devrime kadar sayıca ve politik faaliyet bakımından ciddi bir gelişme elde edememişlerdir. Sivil toplum kuruluşlarının ülkede büyük bir hızla kurulduğu iki önemli tarihten bahsedilebilir. Bunlardan ilki Burgiba rejimi yerine Zeynel Abidin Bin Ali'nin geldiği 1987 yılı, ikincisi ise 2011 devrimi sonrasıdır.